Yaprak Özelliği Nedir? Bir Kış Günü Hikayesi
Bugün biraz farklı bir şey yazmak istiyorum. Bu yazıyı yazarken, bir yandan da kafamda sürekli, “Yaprak özelliği nedir?” sorusu dönüp duruyor. Aslında bu, dışarıdaki soğuk hava ve yere düşen yapraklar kadar basit bir şey değil. Ama ben de bazen kendimi, her bir yaprağın rüzgarla savrulmasından daha karmaşık hissediyorum. Hani bazen hayat bir yaprak gibi olur ya; savrulur, gider. Benim yaşadığım da tam olarak böyle bir şeydi. Şimdi, biraz da o günün ruh halinden bahsedeyim.
Bir Kış Günü, Bir Yaprak
Kayseri’deki o kış günü, sabahın ilk ışıklarıyla dışarı baktım. Ağaçlardan bir yaprak, sararmış, titrek bir şekilde yere doğru süzüldü. O an düşündüm: “Yaprak özelliği nedir?” Cevap belki de çok basitti: Her bir yaprağın kendine has bir yolu, bir düşüşü vardır. Kimisi yere daha hızlı iner, kimisi ise birkaç kez rüzgarla savrulur, bir süre havada kalır. Tıpkı insanların hayatı gibi, değil mi? Birbirinden farklı düşüşler, farklı ritimler… Ama sonuçta yere düşeriz. O kadar farklı, ama bir o kadar da aynı.”
O an, o yaprağın yere düşüşü, sanki hayatımı anlatıyordu. Ben de bazen öyle hissediyorum. Bazen rüzgarın etkisiyle savruluyorum, bazen sakin ve yavaş bir şekilde yere doğru iniyorum. Ama bir şekilde yere düştüğümüzde, ne zaman olursa olsun, aynı noktaya varıyoruz.
Hayal Kırıklığı ve Yaprak Özelliği
Bir zamanlar, daha gençken, hayata hep hızlı hızlı tırmanmayı hayal ederdim. Her şeyin mükemmel olmasını, hiç hata yapmamayı isterdim. Ama zamanla öğrendim ki, yapraklar bile bazen düşerken hata yapar. Onlar da sabırlıdır, düşmek için en uygun anı beklerler. Şimdi, biraz hüsrana uğramış bir şekilde düşünüyorum: Hayatta her şeyin mükemmel olması gerekmiyor, bazen yaprak gibi savrulmak da bir şeyler öğretir. Ancak, bu savrulmalar genelde en çok düşündüren anlar oluyor.
Bir gün, çok beklediğim bir fırsat vardı. Uzun zamandır o fırsatın peşindeydim, adeta o fırsat için var olduğumu hissediyordum. Ama beklediğim şey bir türlü gelmedi. O gün, yaprak gibi savrulmaya başladım. Ne yapacağımı bilemedim. Bütün hayallerim o fırsat etrafında dönüyordu. Ama sonra fark ettim ki, belki de bu hayal kırıklığı bana farklı bir şey öğretmek için gelmişti. Belki de yaprak, en doğru zamanda düşmeye karar vermiştir, ama kendi kararını alana kadar rüzgarla savrulmuştu.
Umudun Gücü: Yaprağın Düşüşü
Sonra düşündüm, belki de her şeyin bir zamanı var. Tıpkı o yaprağın rüzgarla savrulması gibi, hayat da bazen bizim kontrolümüz dışında gelişir. O gün, o yaprağın yere düşüşü bana umut verdi. Bir şeyin sonu, aslında başka bir şeyin başlangıcıydı. Yapraklar düşerken bile, onların hayatı sona ermezdi. Toprağa karışarak, başka hayatlara bir yol açarlar. Ve belki de biz de öyleyizdir. Bir şey bittiğinde, başka bir şey başlar.
İçimdeki bu karışıklığı, bir yaprak kadar net bir şekilde görmek zor. Ama yine de ne olursa olsun, bir şekilde yoluma devam etmek zorundayım. Bazen rüzgarı hissetmek, bazen de o yaprağın düştüğü anı beklemek gerekiyor. Belki de bu, hayatın “yaprak özelliği”dir: Sabırlı olmak, doğru zamanı beklemek ve sonunda yere düştüğünde, toprağın seni nasıl kabul edeceğini görmek.
Bir Yaprak Düşer, Bir Hayat Devam Eder
O gün, yaprağın düşüşünü izlerken düşündüm. Hayatımda ne olursa olsun, her şeyin bir zamanı var. Yaprak gibi savrulmak, bazen hayatta en doğru yoldur. İnsan, düşerken de öğrenir, yerle bir olurken de büyür. O yüzden her anı, her düşüşü bir fırsat olarak görmek gerek. Çünkü her düşüşün arkasında, yeni bir başlangıç olabilir.
Ve işte o an, yaprak bana doğru bir ders vermişti. Her şeyin bir anlamı vardı ve ben, hayatımı savrulmadan, aceleye getirmeden, kabul etmeyi öğrenmeliydim. Belki de hayatın “yaprak özelliği” tam da buydu. Bir an savruluyor, ama sonunda doğru yere düşüyorduk.