İçeriğe geç

Hasır altı ne demek ?

Hasır Altı Ne Demek?

Bazen hayat, en büyük meseleleri en derin köşelere, gözlerden uzak yerlere saklamayı tercih eder. Tıpkı evin köşesinde unutulmuş eski bir halının altına süpürülen tozlar gibi… Bir gün fark etmesek de, birikir ve sonunda her şey ortaya dökülür. İşte “hasır altı” kelimesi tam da bu durumu anlatıyor. Ama bunu anlamak için bir hikâye anlatmam gerek.

Hikâye Başlıyor: İki Farklı Bakış Açısı

Bir yaz akşamı, Ahmet ve Zeynep, yıllardır birlikte yaşadıkları evlerinde, güneşin batışını izlerken sohbet ediyorlardı. Ahmet, her zaman olduğu gibi çözüm odaklıydı. Kafasında hep bir strateji, bir plan vardı. Her şeyin bir yolu vardı ve sorunlar, doğru adımlarla çözülebilirdi. Zeynep ise her zaman duygusal bir yaklaşım sergilerdi. İnsan ilişkilerine, duygulara, kalpten kalbe bağlara inanan biri olarak, bazen sorunların yalnızca çözüme kavuşturulamayacak kadar karmaşık olduğuna inanıyordu. Her iki yaklaşım da birbirine zıttı, ama bir o kadar da tamamlayıcıydı.

“Zeynep,” dedi Ahmet, “sürekli bu konuyu gündeme getirmemek gerektiğini düşünüyorum. Bunu artık kafamızdan atmalıyız, ne kadar çözmeye çalışsak da, her seferinde geri dönüyor. Şu hasır altı yapalım, unutalım gitsin.”

Zeynep, Ahmet’in söylediklerini duyduğunda biraz gerildi. Ahmet’in “hasır altı yapalım” demesi, ona her zaman olduğu gibi, her şeyin ertelenmesi gerektiğini, göz ardı edilmesi gereken bir sorun gibi görünüyordu. Ancak Zeynep, bunun daha derin bir anlam taşıdığını düşündü. Bir şeyin “hasır altı” edilmesi, sadece onu görmezden gelmekle ilgili değildi. Olayların, duygu ve düşüncelerin, yaralı kalbin saklanması, gizlenmesi demekti.

Ahmet’in Çözüm Arayışı

Ahmet için her şeyin çözümü, bir problemi halledip bir kenara koymaktı. Ona göre, hayat çok karmaşık ve çözülmesi gereken çok şey vardı. Zeynep’in bu konuda sürekli “ama” demesi, onu sıkıyordu. Yaşadıkları evde de birçok şeyin sürekli olarak “hasır altı” yapıldığını hissediyordu. Örneğin, bir yıl önce kaybolan eski fotoğraf albümüne ne olmuştu? Zeynep’in kaybolduğuna dair endişeleri hala sürerken, Ahmet bu durumu hiç dile getirmemişti. Çünkü ona göre, kaybolan şeylerin bulunması için zamana ihtiyaç vardı ve belki de bir şekilde kaybolmuştu, bu kadar basitti. Zeynep her seferinde hatırlatınca, Ahmet durumu “görmemek” en iyisi olarak değerlendirdi. “Göz ardı et, unut, hayatı basitleştir” diyordu içindeki ses. Ahmet’in çözüm odaklı yaklaşımı, bazen bir adım geriye gitmek ve duygulara odaklanmak yerine, problemleri doğrudan “çözmeye” yöneliyordu.

Zeynep’in Empatik Yaklaşımı

Zeynep için ise hasır altı yapmak, kaçınılmaz bir şeydi. Çünkü duygular, kelimelere dökülmeden anlaşılmak istense de bazen ağır geliyordu. Birçok şeyin konuşulmadığını ve her seferinde ertelediklerini fark ettiğinde, aslında hiç çözülmediklerini anlamıştı. “Hasır altı” kelimesi, onu tedirgin ediyordu. Göz ardı edilen her sorun, derinlerde daha büyük bir yük haline geliyordu. Zeynep, Ahmet’in aksine, duyguların dışa vurulması gerektiğini savunuyordu. Bir şeyler birikiyor, insanlar birbirlerine yabancılaşıyor, evdeki huzursuzluk her geçen gün artıyordu.

Zeynep, Ahmet’in sakinliğinden rahatsız olmuyor değildi. Ama bu durumu içsel bir savaş gibi hissediyordu. Hasır altı yapılan her mesele, bir yerlerde kayboluyordu. Bir gün bir bakmışsınız, kaybolan şeyin bir anlamı yokmuş gibi bir anda ortaya çıkıveriyor. Ama bunun bedeli çok ağır olabiliyordu. Zeynep’in düşündüğü gibi, bir kelimeyle her şeyi saklamak ya da unutmak, insanın kalbini yorar. Bir yastık altında biriktirilmiş yastıklar gibi, her şey bir gün patlayacak ve tüm o duygular, anılar, söylenmeyen sözler herkesin gözünün içine sokulacaktı.

“Hasır Altı” Yapmak Gerçekten Çözüm Mü?

Hikâyenin sonunda, Zeynep, Ahmet’e bakarak gülümsedi. “Biliyorum,” dedi, “bazen her şeyin geçmesini istiyorsun. Ama bazen, göz ardı ettiğimiz her şey birikir ve bir gün hayatımızın en büyük yükü olur.” Ahmet bir an durdu. Zeynep’in bakışları, her şeyin göz ardı edilerek çözülemeyeceğini ona hatırlatıyordu.

“Belki de haklısın,” dedi Ahmet. “Ama çözüm bulmanın da bir yolu olmalı.”

İşte “hasır altı” yapmanın anlamı tam burada devreye giriyor. Bazen bir sorunu hemen çözmek istemeyebiliriz, ama göz ardı etmek, onun yok olduğu anlamına gelmez. Zeynep’in empatik bakış açısı, duyguların asla basit bir çözüm aramadan geçiştirilemeyeceğini gösteriyordu. Her şeyin yüzeyinde biriken toz, bir gün daha büyük bir sorun haline gelebilir.

Sizin Hikâyeniz Nasıl?

Peki, siz hiç “hasır altı” yaptığınız bir durumu fark ettiniz mi? Ya da gerçekten sorunları çözmenin zamanı geldiğinde, onları ne kadar “görmek” gerektiğini düşünüyorsunuz? “Hasır altı” yapmanın size göre bir çözüm olduğunu düşünüyor musunuz, yoksa bu tür durumlar sadece daha büyük bir yük mü oluşturuyor? Yorumlarınızı paylaşırsanız, belki hep birlikte bu konuda daha fazla keşfe çıkabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort bonus veren siteler
Sitemap
vdcasino girişsplash